TorchLight
Diablo'nun daha ilk piyasaya çıktığı yılları hatırlıyorum. 98-99.. Yaş 11-12 civarı. Dışarıda top kovalamam gereken zamanlarda onun o puslu ve esrarengiz havasına kendimi kaptırmıştım. Başından kalkmadan oynadığım tek oyundur diyebilirim. Bir Milat'tır ben ve benim gibi adamlar için Diablo...
Derken sene oldu 2001. Diablo 2 çıktı ki Diablo'nun sonunda bu oyunun geleceği de kendini belli ediyordu. Oyunu aldığım hafta evden çıktığımı hatırlamıyorum :) Deliler gibi oynuyorduk arkadaşlarla. O dungeon senin bu dungeon benim Tristram - Hell arasın mekik dokuyoduk... Derken o da bitti ki, şimdi benim de deliler gibi beklediğim Diablo 3 çıkacak inşallah. İnşallah çünkü tam 10 senedir bekliyoruz :)
Neyse işte bu 10 yıllık bekleme arasında insanlar ne yaptı? Ne yedi ne içti? Hangi arayışlara girdi? Evet, tabi ki diğer Action Rpg oyunlarına sardırmaya başladı. İşte böylece Diablo Clone'ları ortaya çıktı. Oynanış açısından tamamen aynı ancak içi daha boş olan klon oyunlardı bunlar. Bunlardan biri de bugün biraz bahsetmeye çalışacağım Torchlight.
En baştan söyliyeyim. Oyunun yapım ekibi, Diablo 2'yi yapan Blizzard Northwood(ki sonradan kendileri ayrıldı Blizz'den)
Torchlight, oyuna adını veren bir kasabada geçiyor, burası madenlerin üzerine kurulmuş bir kasaba ve madenlerden “ember” denilen ve pek bir önemli olan maden çıkarılıyor. Gel gör ki, bu madenlerde karanlık güçler türemiş, buradan gelen yaratıklar kasabadakilere rahat vermez olmuş. Bu esnada da biz ortaya çıkıyoruz ve tamam ya hallederiz diyip dalıyoruz işe...
Temel olarak 3 karakter belirlenmiş durumda. Savaşçı, büyücü ve okçu (okçu dediğim belli bir mesafeden savaşan, yarı savaşçı yarı büyücümsü bir karakter. Herhangi bir hırsız skill'ine sahip olmadığı için “rogue” yerine “vanquisher” demişler sanırım. Karakter yaratım ekranı bir Action-RPG’ye göre alışılmadık derece sade denilebilir
ki bu bir artı bence.
Özellikle karikatür vari çizimler bana WoW'u anımsattı, ya da kabaca şöyle söyleyeyim grafiklerle ilgili düşüncemi. Wow'un kocamlığını ve Diablo'nun Mekanlarını alıp harmanlamaca :) Özellikle de savaşçı arkadaşın comboları neredeyse birebir daha çıkmamış olan Diabo 3'ten arak gibi duruyor. Belli ki iyi etüd edilmiş d3 videoları.
Diğer bir değişik olay ise: İlginç bir şekilde, karakterimizin sınıfını belirlemek kullanabildiğimiz silahları/eşyaları çok da etkilemiyor, yetenek puanlarımızı istediğimiz gibi dağıtıp, o yeteneklere uygun silahları kullanabiliyoruz. Farklı sınıfların farklı becerileri çıkıyor karakterler geliştikçe, sınıflar arası temel farklılık burada oluşuyor. Bir de evcil hayvanınız var, kedi ya da köpek(ki benim favorim köpektür :), düşmanlara saldırmak, büyü yapmak, fazla eşyaları taşımak, ve hatta abartıp kasabaya dönüp onları satmak gibi bir sürü güzelliği var.
Başka bir güzel özellik ise, sistem gereksinimlerinin düşük olması. Oyunun çalışmayacağı PC çok azdır günümüzde, bunun yanında hafızada tuttuğu yer de çok düşük. 600 Mb gibi komik bir boyut.
Sürekli değişen labirentler içinde dolanıp binlerce farklı silahı ve büyülü item’i toplayıp, soketlerine “ember”ları yerleştirerek veya büyü kullanarak onları özelleştirmek oyun ne kadar monotonlaşsa da insanı kendine bağlayabilen bir oyun. Bu arada müzikleri yine Diablo’nun ödüllü müziklerini yapan adam yapmış ki, bu da ayrı bir güzellik katıyor.
Şu aralar sıkıntımı alan bir oyun yani kısaca efendim. Zevkle oynana!!!
Yorumlar
Yorum Gönder